Yağmur yağıyordu,
Bardaktan boşanırcasına değil ama...
Soğuktu hava
Üşümüştü elleri, yüzü.
Ne yapsındı
Ne desindi
Nasıl kaçsındı
Bilemiyordu...
Çaresizdi; ama umutları vardı.
Yorgundu; ama güçsüz değildi.
Düşündü, düşen yağmur damlalarını
Nasıl olup da düştüklerini,
Nasıl olup da her birinin belki de
Ayrı birer hikayesinin olabileceğini...
Düştüklerinde, aynı hikayenin
Bir parçası olduklarını...
Soğuktu, üşüyordu;
Ne aklındakiler korudu onu
Ne üstündeki giysiler
Ne de bir başkası...
Yağmur işledi teninin her noktasına
Ruhuna kadar titrediğini hissetti birden
Farkına vardı
Öylesine kalabalık içinde
Ne denli yapayalnız olduğunun
Bir tek düşüncesi bile yoktu, kendine ait.
Bir tek bakışı yoktu dünayaya dair;
Yağmur damlalarını düşünmeden önce.
Bütün inandıkları ve bütün değerleri
Islanmıştı, hepsi sırılsıklamdı...
Yıkanıp gitmişlerdi
Arınmıştı tüm köhnemişliklerinden.
Titrerken bedeni
Aydınlanmıştı ruhu
Farkına varmıştı varoluşunun
Tek başına oluşunun
Çırılçıplak ve titremekte olduğunun.
Titreyen bedeni dışında
Herşey başkasıydı
Herşeyin başkası olduğunun farkına varan aklı
Tek gerçeğiydi.
Bu gerçekle yaşamalı ve kendisi olmalı
Ya da ölmeliydi; başkasına karışmalıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder